Qing istilası sırasında Joseon'da geçen soylu bir kadın ile gizemli bir adam arasındaki aşk hikayesi, Yu Gil Chae, iyi bir aileden iyi yetişmiş bir kadındır, dünyadaki tüm erkeklerin sevgisinin de ona ait olduğuna inanan kibirli bir kişidir, ancak savaş havasından geçtikten sonra bir erkeğe gerçekten aşık olan biri haline gelmiştir. Lee Jang Hyun, aniden ortaya çıkan gizemli bir adam. İçinde karanlık olan, doğal oyunculuğuyla kimseye açıklayamadığı karmaşık bir karakterdir. Hiçbir şeyi sevmediği için samimiyetini hiçbir şeye vermez ama bir kadını tanıdıktan sonra beklenmedik bir kaderin kapısını açtı.

Üniversite öğrencisi K, sıradan bir genç kadındır. Ancak bir gün, kendisini en sevdiği tarihi dönemlerde geçen romantik romanın içinde bulur. Artık, romanın yan karakterlerinden biri olan Cha Seon Chaek’in bedenindedir. Cha Seon Chaek, varlıklı bir soylu ailenin kızıdır ve en büyük hayali huzurlu ve sıradan bir yaşam sürmektir. Ancak, K'nin onun bedenine girmesiyle birlikte, Cha Seon Chaek bir geceyi romanın erkek başrolü Lee Beon ile geçirir. Lee Beon, kraliyet soyundan gelmektedir ve Kral’ın gözdelerindendir. Soğukkanlı, etkileyici bir görünüme sahip ve olağanüstü dövüş becerileriyle donatılmıştır. Aynı zamanda yürek burkan bir geçmişe sahiptir. Bir şekilde Lee Beon ve Cha Seon Chaek karşılaşır ve sohbet ederler. Cha Seon Chaek, onun acı veren geçmişine teselli olur ve birlikte bir gece geçirirler. Ardından, Cha Seon Chaek, Lee Beon’u romanın kadın başrolü Jo Eun Ae ile bir araya getirmeye çalışır. Romanın orijinaline göre Lee Beon ve Jo Eun Ae’nin birbirine âşık olması gerekmektedir. Ancak Cha Seon Chaek’in varlığı, Jo Eun Ae’nin kaderini değiştirir. Cha Seon Chaek ne kadar uğraşırsa uğraşsın, Lee Beon’un kalbi her zaman ona geri döner. Etraflarında yer alan diğer karakterler ise Jung Su Gyeom ve Do Hwa Sun’dur. Jung Su Gyeom, soylu bir aileden gelen genç bir subaydır ve Lee Beon’un tek dostudur. Do Hwa Sun ise hırslı bir kadındır; hayatının amacı Lee Beon ile evlenip kraliyet ailesine girmektir.

Cheon Sang Hyuk, kadınları kendisine kolayca aşık eden karizmatik bir peridir. 500 yıl önce kanatları yanmıştır. Kanatlarını geri kazanmak için 27 metamorfoz geçirdi. 28. seferinde, Oh Baek Ryun ile ilişkiye girer. Baek Ryun bir veteriner ve bir hayvan kliniğinde çalışıyor. Güzel bir kadındır. Çekiciliği yüzünden birçok erkek ona aşık olmuştur. Bu erkekler onunla ne zaman romantik bir ilişkiye girseler, her zaman ölüme yakın bir deneyim yaşarlar ve sonra ondan kaçarlar. Kötü şansı yüzünden Baek Ryun kimseyle çıkmıyor ama kaderindeki bir erkekle tanışmayı çok istiyor.

Akıllı, zeki ve kaynakları iyi kullanan Da On, yoksullukla başa çıkmak için çok çalıştı. Ancak ucuz yöntemleri, ondan nefret eden iş arkadaşı Seong Hyeon'un sabrını zorluyor! Kendi yoksul ebeveynleriyle yaşadığı bir olaydan sonra, Da On aniden Seong Hyeon ile daha yakınlaşırken, eski öğretmeni Jae Min'e karşı hislerini dengelemeye çalışıyor. Karışık duygular ve söylenmemiş sırlarla, Da On aşk dolu mu olacak yoksa yoksulluğa geri mi dönecek?

Jin Xiu, Pingling Savaşı'nda yenilgiye uğradığında, kırmızı kıyafetli kadın okçu Fu Yi Xiao, Su Sha'nın en büyük prensi Feng Sui Ge'yi muhteşem bir ok atışıyla vurmuş ve savaşın gidişatını değiştirmişti. Ancak, Fu Yi Xiao, Pingling Savaşı'ndan kısa bir süre sonra bir uçurumdan düşerek tüm hafızasını kaybetti. Feng Sui Ge ise peşine düşenlerden kaçarken tükenmiş durumdaydı. Yanlışlıkla Zhengnian Malikanesi'nde tekrar karşılaştılar. Hafızasını kaybetmiş olan Fu Yi Xiao'ya bakan Feng Sui Ge, bu işte bir gariplik olduğunu hissetti. Bu yüzden, Yi Xiao'yu yanına alarak tüm olayların arkasındaki planlayıcıyı ortaya çıkarmaya karar verdi. Böylece ikisi, iki ülke arasındaki komployu açığa çıkarmak için bir yolculuğa çıktı.

Han Tuo ve Jun Xi, çocukluktan beri birlikte büyümüş yakın iki arkadaştır. Üniversitede birlikte bir tiyatro oyununda rol aldıktan sonra aralarındaki ilişki değişmeye başlar. Tuo, "ilişki eğitimi" bahanesiyle Jun Xi'yi sınar ve aralarındaki sınırlar bulanıklaşır. Sahte sevgililikten sahte öpüşmelere, sonunda gerçek duygulara uzanan bu yolculukta Jun Xi, Tuo’nun içten duygularından etkilenmeye başlar. Böylece arkadaşlıkları, bambaşka bir ilişkiye dönüşür.

Soğukkanlı ve duygusuz Ga Yeong, hayatını büyükannesinin gözetimi altında geçirmiştir. Büyükannesinin sert ama koruyucu yaklaşımı sayesinde Ga Yeong’un psikopatik eğilimleri kontrol altında tutulmuştur. Ancak Ga Yeong bir gün tesadüfen sihirli bir lambaya rastlar ve bin yıllık uykusundan uyanan gizemli ruh Cin ile karşılaşır. Evet, Cin genç kadına hayatını değiştirecek üç dilek vaat eder. Yeni milenyuma salınan Cin’in yaramaz büyüsü, Ga Yeong’un sessiz hayatını altüst eder. Cin modern dünyanın gerçeklerini anlamaya çalışırken, ikili kendilerini beklenmedik bir romantik fırtınanın içinde bulur. Tam her şey daha da karmaşıklaşamaz derken, Ga Yeong büyük bir gerçekle yüzleşir: dileklerini yerine getiren bu yardımcısı aslında İblis, yani Şeytan’dır. Onun amacıysa insanlığın yozlaşmaya açık olduğunu kanıtlamaktır. Bu hikâye, klasik “lamba içindeki cin” masalına bambaşka bir bakış sunar. Ga Yeong’un katı disiplinli ve soğuk dünyası, Cin’in oyunbaz enerjisi ve saf çekiciliğiyle çarpıştığında, ortaya hiç de sıradan olmayacak bir aşk hikâyesi çıkar.

Mun Ju, Amerika Birleşik Devletleri’ne eski büyükelçi olarak görev yapmış, deneyimli bir diplomattır. Keskin yargıları ve kararlı adımları sayesinde uluslararası camianın güvenini kazanmıştır. Ancak Güney ve Kuzey Kore’yi de içine alan, yüksek profilli bir suikastın ardındaki siyasi manevraları ortaya çıkardığında kendini tehlikeli bir sırlar ağının içinde bulur. Bu sırada, geçmişi karanlık ve milliyeti bilinmeyen elit bir paralı asker olan San Ho, gölgeler arasında faaliyet göstermektedir. Az konuşan ama ölümcül bir hassasiyetle hareket eden San Ho, Mun Ju’nun gerçeğin peşindeki beklenmedik müttefiki olur. Birlikte, güç, aldatma ve gömülü komplolarla dolu tehlikeli bir dünyada yol alırlar — ve gerçeği ortaya çıkarmak, her şeyi riske atmak anlamına gelecektir.

Gu Won sahte gülümsemelere dayanamayan The King Group'un chaebol varisidir. The King Group bünyesinde yer alan King of the Land, zengin otelcilere hizmet veren bir cennet olan VVIP iş salonudur. Burada Gu Won mesleğinin doğası gereği istemediği zamanlarda bile her zaman parlak bir gülümsemeye sahip olan Cheon Sa Rang ile tanıştığında içtenlikle gülümseyebilecekleri mutlu günler bulmak için yola çıkarlar.

Tanrıların, tanrıçaların, iblislerin ve efsanevi yaratıkların insanlarla birlikte yaşadığı eski zamanlarda, dünyanın bir bölgesini yöneten 3 efsanevi krallık - Sheng Nong, Xuan Yuan ve Gao Xing vardır. Vahşi doğada seyahat ederken, Gao Xing prensesi Jiu Yao her türlü zorluğu yaşadı. Hem kimliğini hem de gerçek görünümünü kaybetti, sonunda Qing Shui Şehrine yerleşti, Wen Xiao Liu adında bir adam kılığına girdi ve doktor oldu. Qing Shui Şehrinde Xiao Yao / Wen Xiao Liu, Tu Shan Klanının gelecekteki lideri Tu Shan Jing'i yanlışlıkla kurtarır, dokuz başlı bir iblis olan Xiang Liu ile karşılaşır ve onu arayan kuzeni Xuan Yuan prensi Qiang Xuan ile tanışır. Qing Shui Şehrindeki kader toplantısı herkesin kaderini değiştirdi...